21 Mayıs 2016 Cumartesi

PEYAMİ SAFA "DOKUZUNCU HARİCİYE KOĞUŞU"


Bu kitabı okurken her bölümün sonunda Peyami Safa'yı okumayı neden bu kadar ertelemişim diye hayıflandım.
Belki depresif oluşu, belki romanlarının kötü TV uyarlamalarıyla erken yaşlarda karşılaşmanın sonucu ortaya çıkan önyargı...
Hastalığı nedeniyle bedenine hapsolmuş bir adamın kardeşi yerine koyduğu Nüzhet'e olan amansız aşkı. Arabesk bir tem, ama müthiş edebi bir anlatım ve üslup. Peyami Safa bir edebiyatçının genlerine sahip; çok yetenekli bir o kadar da depresif. Kendi yaşantısını eserlerinde soyutlayamamış, belki bu yüzden oldukça lezzetli...
Nazım Hikmet kitabı üç kez okumuş, benim de daha okuyasım var. Cicero gibi ben de yaşamın kısa olduğuna inananlardanım, şimdilik diğer kitaplarıyla devam edeceğim. Bir de Peyami Safa ile ilgili yazılan kitaplar var, var var var...



15 Mayıs 2016 Pazar

STEFAN ZWEIG "SATRANÇ"

"Satranç" hiç şüphesiz Zweig'ın en sürükleyici novellası. Yazarın psikolojiye olan ilgisi ve derin bilgisi bu kitapta biraz daha öne çıkıyor. Hapsedilmiş, hırslı bir adamın sıfırdan nasıl bir satranç dehasına dönüşebileceğini, ama herşeyin hırs ve bilgi olmadığını, yetenek ve sabrın ne kadar önemli olduğunu, karşısındaki insanın nabzını tutmanın bu oyunda hatta belki yaşamda başarıya götüreceğini bir çırpıda anlatıyor.
Bu kitabın yazarın intiharından önce yazdığı son kitap olması da tesadüf olmamalı. Kitapta kıstırılmış hissetmek, deliryum-çıldırmak hali o kadar canlı tasvir edilmiş ki kitabı okurken Zweig'ın Brezilya'da yurdundan binlerce kilometre uzakta, haksız yere sürgün edilişinin haykırışlarını duyabiliyorsunuz.
Başka bir Zweig şaheserinde buluşmak ümidiyle...