Vamık Volkan'ın hem göçmenlerin hem de yerleşik halkın psikolojisini, göçmenlerin yitirdiklerinin ardından tuttukları yas ve bunun nesilden nesile aktarılışını anlattığı öğretici bir kitap. Günümüzde yaşadıklarımızla birebir örtüşen öyküler sayesinde okurlar kendi yaşamlarıyla da yüzleşme imkanı bulabiliyor. Akademik nitelik taşıdığı halde herkesin kolaylıkla okuyup anlayabileceğini düşünüyorum.
14 Temmuz 2017 Cuma
3 Temmuz 2017 Pazartesi
OSMAN BALCIGİL "YEŞİL MÜREKKEP"
Osman Balcıgil'in oldukça akıcı ve anlaşılır bir dili var, bu da özellikle biyografi niteliğindeki kitaplarını okumayı oldukça kolaylaştırıyor. Bu kitabı Sabahattin Ali ve eselerini çok beğenen biri olarak zevkle okudum, tüm dipnotları ve karakterleri ayrıca araştırdım. Türkiye'nin yakın geçmişinin üzerinden bir kere daha geçmiş oldum.Siyasi çekişmelerin edebiyat ve eğitimi nasıl baltaladığına, genç cumhuriyetin en yaratıcı edebiyatçılarından birinin siyasete nasıl kurban gittiğine tanık oluyorsunuz.Okurken sanki yazar ile bütünleştiğinizi hissedeceğiniz, gerçekten de oldukça iyi kaleme alınmış bir biyografik kitap. Herkese tavsiye olunur.
Çok aradım ama Markopaşa ve izleyen dergilere tam anlamıyla ulaşamadım, sadece birkaçının fotoğrafını bulabildim. Keşke tarihsel ve kültürel değeri olan bu dergilere ulaşıp okuyabilseydik Aziz Nesin ve Sabahattin Ali'yi de yad ederdik...

28 Haziran 2017 Çarşamba
VAMIK VOLKAN "NAZİ MİRASI"
Ünlü psikanalist ve yazar Prof. Dr. Vamık Volkan'ın Nazi Almanya'sına ait travmatik yaşantıları "nesillerarası aktarım" kavramıyla buluşturduğu kitabı. Kitabın kahramanı yazardan danışmanlık alan bir psikoterapistin kimlik çözülmesi yaşayan bir hastası. Travmatik olayların sözel olarak dile getirilmese dahi nesilden nesile nasıl aktarıldığına ışık tutuluyor. Psikoloji ve psikiyatriye yabancı okurlar için oldukça ilginç ve zor anlaşılacak bir kitap olduğunu düşünüyorum. Yine de, herkesin kendi iç dünyasından ve içinde yaşadığımız dünyadan kesitlerle bütünleştirebileceği mesajlar içerdiğini söylemek gerek. Travmayı yaşayanlar ve ona tanık olanlar kadar bu travmaları saklı tutanlar ve onların çocuklarının da etkilendiğini ortaya koyan bu olgu travma mağdurları kitlesinin göründüğünden çok daha büyük olduğunu vurguluyor. Öyle ki bir büyükbaba, bir baba, bir de torun aynı rüyayı görebiliyor, aynı şeylerden korkup, aynı kaygıları yaşayabiliyor. İnsanlığın bundan sonra kitlesel travmalar yaşamaması umuduyla...
20 Haziran 2017 Salı
ANTON ÇEHOV "MARTI"
Anton Çehov'un klasikleşmiş tiyatro oyunu Martı'da devrim öncesi Rusya'da toprak sahiplerinin yaşamı eleştiriliyor. Küçük bir kasabada yetişen bir genç kızın hayalleri peşinde koşarken yaşamını yitirişini ve şöhret düşkünü annesinden sevgi görmemiş bir gencin hazin öyküsünü kısacık bir oyunda anlatıyor yazar. Dediği gibi oyunda bir sürü aşk var, neredeyse hepsi karşılıksız. En kötüsü de kişinin kendine olan fason aşkı, narsizmi. Sonraki kitaba yumuşak bir geçiş yapalım...
10 Haziran 2017 Cumartesi
9 Haziran 2017 Cuma
19 Mayıs 2017 Cuma
STEFAN ZWEIG "BİR ÇÖKÜŞÜN ÖYKÜSÜ"
Madam de Prie'nin intihara sürüklendiği ihtiras, hırs ve keder dolu kısacık öyküsünün anlatıldığı bir novella. Yine Zweig'dan muhteşem bir kadın kimliği, her anını yaşayarak okuduğum bir insan çözümlemesi. Şiddetle tavsiye olunur.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)






