Osman Balcıgil'in tarihi kurgularından sonuncusunda bir dönemin Türkiyesinde Matilt Manukyan'dan hareketle Ermeni terörü ve Türk siyasetini okuyoruz. Kitabın kapağından Manukyan'ın biyografisini okuyacağınız izlenimi edinebilirsiniz, ancak öyle değil, kitapta bu eksende farklı birçok sosyal ve siyasi soruna değinilmiş. Balcıgil bu romanda şimdinin sorunlarını da satır aralarında ustaca ele almış. Aslında Türkiye'in birçok sorunu süregen hale gelmiş olduğundan genel olarak edebiyatçıların işi pek zor değil. Zira tarihin bu kadar tekerrür ettiği bir başka coğrafya var mıdır bilemiyorum. Kitabın sonunda da Balcıgil Ermeni terörüne kurban giden Türk demokratların bir listesini vermiş, belki de kendini bu listeyi vermek zorunda hissetmiş. Gazeteci kimliğini ön plana çıkaran yazar bu gerçeğin medyada yeterince yer almadığını düşünüyor olsa gerek. Kitaba en önemli eleştiri adı ve kapak tasarımına dair, maalesef kitabın içeriği düzgün yansıtmayan popüler bir isim ve kapak olmuş.
27 Temmuz 2022 Çarşamba
OSMAN BALCIGİL “MELEK, TERÖRİST VE FAHİŞE”
12 Şubat 2022 Cumartesi
IRWIN YALOM “SPİNOZA PROBLEMİ”
Irwin Yalom'un tarihi- felsefi-kurgusal romanlarından ikincisi. Uzun yıllar önce "Nietzche Ağladığında" isimli romanını okuyup Breuer, Nietzche, Salome ve Freud arasında kurguladığı öyküyü çok beğenmiştim. Spinoza Problemi'nde de yazar bizi Spinoza felsefesi ile buluşturuyor. Bir tarafta Yahudi kökenli ateist filozof Spinoza ve yaşadığı Ortaçağ dönemini incelerken diğer taraftan Spinoza'yı kafasına takmış bir Nazi subayının-Alfred Rosenberg'in ırkçı ve totaliter faşist zihnine yolculuk yapıyoruz. Kitabın satır aralarında yazarın kendi kimliğini sorgulayışını da okuyoruz aslında. Yalom tarihi şahsiyetleri terapi divanına yatırmayı oldukça güzel başarabilen bir yazar. Sırada "Bugünü Yaşama Arzusu-Schopenhauer Tedavisi" var...

MAKSİM GORKİ “ARTOMONOVLAR”
Maksim Gorki'nin toprak köleliğinin kalkmasının ardından devrim öncesi eski Rusya'da yaşanan toplumsal dönüşümü bir ailenin üç kuşak öyküsü aracılığıyla anlattığı romanı. Cehalet, bastırılmış duygular, benlikler, zayıflayan aile bağları ile bize öyle tanıdık gelen bir öykü ki kitabı okumakta hiç zorlanmadım. Tabi bunda yazarın romanı bir piyes gibi karşılıklı kouşmalar şeklinde kaleme almış olmasının da rolü var. Rus tarihi ve edebiyatına ilgi duyanların zevkle okuyacağını düşünüyorum.
FERNANDO PESSOA “ANARŞİST BANKER”
Fernando Pessoa gerçekten çok şaşırtıcı bir yazar, yaşama erken veda edip oldukça az sayıa eser bırakması çok yazık olmuş. "Anarşist Banker" Pessoa'nın epey güldüren oldukça da düşündüren bir polemikler öyküsü. Perspektifin ne kadar önemli olduğu savını destekler nitelikte. 70 sayfadır, ama bir yüzyılı anlatır. Kimbilir belki toplumun önde giden anarşistleri bankerlerdir...

OSAMU DAZAI “ÖĞRENCİ KIZ”
Osamu Dazai'nin okuduğum ilk kitabı. Japon edebiyatının önde gelen yazarlarından Osamu Dazai daha çok "İnsanlığımı Yitirirken" isimli kitabı ile tanınıyor. Kitapta Japon kültürüne ait birçok öğe yer alsa da "Öğrenci Kız"ın yazıldığı döneme göre hayrete düşürecek biçimde çağdaş bir eser. Yazar bilinç akışı ile ergen bir genç kızın gelgitlerle dolu ruh halini kısacık bir güne, kısacık bir öyküye sığdırmayı başarmış. Yazarın yaşam öyküsünü okuyunca taşlar yerine oturuyor. Oldukça başarılı buldum, tavsiye ederim.

1 Ocak 2022 Cumartesi
IVO ANDRİÇ “DRİNA KÖPRÜSÜ”
27 Mayıs 2021 Perşembe
AUDUR AVA OLAFSDOTTİR "SESSİZLİK OTELİ"
İzlandalı yazar ve sanat tarihi uzmanı Audur Ava Olafsdottir orijinal dilinde "Yara İzi" adıyla yayınladığı kitabında Jonas Ebeneser adlı 40'lı yaşlarındaki umutsuz bir adamın varoluşçuluk mücadelesini anlatıyor. İntihar, savaş, toplumsal cinsiyet eşitsizliği gibi temaları işleyen kitabın akıcı ve yalın bir anlatımı var. Kitapta birçok cümlenin altını çizerek okudum. Kahramanın ölmek üzere gittiği iç savaştan yeni çıkan ülke bana Bosna'yı anımsattı. İç savaşlarda kimin kimi ve neden öldürdüğünün belli olmadığı ülkelerden biri işte, hepimize çok tanıdık...Son dönemde okuduğum en iyi kitaplardan biriydi Sessizlik Oteli, dinginlik arayan bir taraftan da düşünmek isteyenlere önerilir.
"Varlığına bir son vermek yerine, kendin olmaya bir son verip başkası olsan, olmaz mı?"
"... Savaştan kâr edenlerin verdiği zararı hesaplayıp bunu onlara ödetmeliyiz. O zaman savaşın barıştan daha pahalıya mal olduğunu anlarlar. Zaten anladıkları tek dil paranın dili değil mi?«
"... Silahları üretenler paralı askerleri çalıştıran şirketler, şimdi de savaştan sonraki yapılanma işlerini alıyorlar. Aynı kurumlar şimdi her yerde ilaç şirketleri ve eczaneler kuruyorlar. Başı ağrıyanlara aspirin veriyorlar. Kimse ağrı çekmemeli diyorlar."

