Bulgakov keyifle okuduğum Rus yazarlardan biri. Morfin adlı bu kısacık kitabını da hızlıca okuyup bitirdim. Bağımlılığın bir hekimi nasıl pençesine aldığı ve intihara sürüklediğini anlatan etkileyici bir öykü. Yine Bulgakov'dan okuyup çok beğendiğim ve özellikle genç meslektaşlarıma tavsiye ettiğim "Genç Bir Doktorun Anıları" isimli kitabına çok benzediğini de söylemeliyim. Maalesef ruhsal acılar bedensel olanlardan daha güç olabiliyor ve morfin dahi bu acıyı dindiremiyor, aksine bağımlılık yapan her maddede olduğu gibi acı gittikçe şiddetleniyor...
8 Şubat 2025 Cumartesi
AYLİN BALBOA “ATEŞ SÖNENE KADAR”
Aylin Balboa'nın sesli kitap olarak dinlediğim öykülerden oluşan ikinci kitabını da oldukça beğendim. Yazarın bu kitabında da insanın iç seslerini edebi bir dille oldukça başarılı şekilde okuyucuya aktardığı, duyguları kelimelerle en uygun tarzda buluşturduğu kanısındayım. Kadınların yalnızlıkla harmanlanmış öykülerini yine kadınların anlayacağı dilden yazdığını söyleyebilirim. Kitabı yazarın kendi sesinden dinleyebilmenin de bir ayrıcalık olduğunu vurgulamam gerekir.
FÜGEN ÜNAL ŞEN “BİR AVUÇ MAZİ”
Mübadeleye dair okuduğum ilk kurgu kitap olarak "Bir Avuç Mazi"nin hem Balkanlar'dan Anadolu'ya göçen Türkler hem de Anadolu'dan Balkanlar'a gönderilen Rumlar'ın yaşadığı travmaları sürükleyici bir anlatımla ele alan başarılı bir roman olduğunu söyleyebilirim. 1924'te ailesiyle Selanik'in kırsalından-Alasonya Adana'ya göç etmek zorunda kalan Fethi Bey ve ailesinin öyküsünü dönemin siyasi ve tarihi olayları eşliğinde güzel bir kurgu ile anlatan bu akıcı kitabı memleket kavramını sorgulayarak okumanızı öneriyorum.
JOSE SARAMAGO “İSA’YA GÖRE İNCİL”
1998 Nobel Edebiyat ödülü alan Jose Saramago'nun Katolik kilisesinden afaroz edilip ülkesi Portekiz'den Kanarya Adaları'na göç etmesine yol açtığı söylenen tartışmalı romanı. Bu kitapta Saramago, İsa peygamberin doğumuyla başlayıp çarmıha gerilmesine kadar geçen yaşam öyküsünü kendi dilinden, peygamberi tekrardan insanlaştırarak anlatıyor. Yazarın nokta ve virgül dışında noktalama işareti kullanmaması, özellikle konuşma çizgileri bulunmaması diğer kitaplarında olduğu gibi bu kitabında da okumayı oldukça güçleştiriyor. Ancak masalsı anlatımı ve kitabın yarısından sonra başlayan felsefi tartışmaları ile zenginleşen kitap okuyucuya kaliteli bir deneyim sunuyor. Kitabı İsrail'e pandemi öncesinde yaptığımız turistik gezinin hatıraları eşliğinde okudum, keşke savaşlar ve bitmek bilmeyen kaos ortamı elverse de yine gidebilsek. İyilik, kötülük, günah, ölüm, kader, yaşam ve daha birçok kavramı yeniden düşüneceğiniz ve sorgulayacağınız bu kitabı okumanızı öneriyorum, tabi öncesinde İsa peygamberin farklı mezheplerce farklı olduğu rivayet edilen yaşamını ve bölge haritasını gözden geçirdikten sonra.
DİDO SOTİRİYU “BENDEN SELAM SÖYLE ANADOLU’YA”
Dido Sotiriyu Anadolu’da doğmuş, mübadeleyi yaşamış, Rum kadın yazar. Ortak tarihimizi dinlediği ve yorumladığı şekilde bu ünlü romanında anlatmış.1982 Abdi İpekçi Türk-Yunan Dostluk Ödülü alan bu kitap çok da kolay okunmayan savaşın ve eşlik ettiği travmaların, dinin kültürlere, insani değerlere, hatıralara baskın geldiği bir coğrafyanın hazin öyküsü. Aydın'ın Kırkıca köyünde (şimdilerde Şirince olduğu söyleniyor) yaşayan Manolis Aksiyatis'in 1.Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı'nda mücadeleyle geçen yıllarını karşı kıyıdan bize anlatıyor. Horoz dövüşleri gibi aynı kümeste yaşayabilecekken kızıştırılıp birbiri üzerine salıverilen halkların savaşlarını yüzyıllardır yaşıyor bu dünya, öyle görünüyor ki yaşamaya da devam edecek. Niye diye sorarsanız, kitapta da altı çizildiği şekilde sadece dış güçlerin diretmesi ya da kışkırtması ile değil, kendi içlerinde barındırdıkları hırslar, kıskançlıklar ve geçmiş travmaların verdiği güçle, nefretle...
19 Ocak 2025 Pazar
5 Ocak 2025 Pazar
JASMIN SCHREIBER “MARIANA ÇUKURU”
Bu kitabı tavsiye üzerine sesli kitap olarak dinledim. Yas ile uğraşan bir profesyonel olarak uzamış yas sürecinin iki güçlü karakter üzerinden oldukça güzel ele alındığını düşündüm. Mariana Çukuru metaforu da yas durumuna oldukça uygun olmuş. Kardeş kaybı yaşayan Paula ile eş kaybı yaşayan Helmut'un tesadüfen karşılaşmaları ve yaslarını paylaşmaları, Paula için yaşamına devam edebilme Helmut için ise huzurlu bir şekilde yaşamını noktalayabilme şansı yakalayabilmesine yol açıyor. Paula'nın kardeşi Tim ile yaşadığı diyalogların canlılığı kaybın gerçekçi acı ve hüznünü o kadar iyi ortaya koymuş ki yazarı tebrik etmek gerekir diye düşünüyorum. Aslında kaybın acısını yaşam enerjisine çevirebilmeyi başaran tüm insanları tebrik etmek gerekir...





