Ayşe Kulin'in okuduğum son kitabı, yine Türkiye'nin yakın tarihinde geçen, ancak bu sefer bir aşk hikayesi anlatmış yazar. "Yaşını başını almış" olarak nitelendirilebilecek "evli barklı" bir kadın ile 27 Mayıs 1960 darbesi döneminde evine sığınan genç bir devrimcinin 4 gün 3 geceye sığan, kısacık "yasak" aşk hikayesini okuyoruz. Kitap çok eleştirilmiş, fiyasko-zaman kaybı arasında birçok farklı yorumlar yapılmış. Yazarın amacının 1960 darbesini, toplumun içinden geçtiği zor zamanları vs. anlatmak olduğunu sanmıyorum; bence geçirdiği tüm evrelerinde Türk toplumunu çok iyi okuduğunu düşündüğüm Ayşe Kulin bu kitabında toplumdaki dogmalar, görüş ve kültür farklılıklarının aşk, şehvet ve cinsellik enerjisiyle aynı tencerede eriyip kaybolduğunu anlatmak istemiş.Ancak sabah olup da güneş doğduğunda herşey yerli yerine, herkes köyüne geri dönüyor.
17 Şubat 2025 Pazartesi
JEAN-PAUL DIDIERLAURENT "6.27 TRENİ"
ŞÜKRAN YİĞİT “ANKARA, MON AMOUR!”
Şükran Yiğit'in okuduğum ilk kitabı, sesli kitap olarak dinledim. Edebi yanı güçlü olmasa da bende yarattığı duygu ve düşünceler, Ankara'da geçen öykünün tanıdıklığı nedeniyle beğendim. Eleştirilecek yönleri var elbette; kitabın özellikle yarısından sonrasının daha hızlı akıp geçtiğini, yazarın öyküye mutlaka bir son yazma hevesiyle yola çıkarak kurguda taşları yerine oturtamadığını görüyorsunuz. Bu açıdan bakıldığında yazmaya yeni başlamış, el yordamıyla kendi tarzını bulmaya çalışırken farklı teknikler deneyen bir yazar izlenimi veriyor ki yazarın biyografisini okuduğumda Ankara'da doğduğunu, aslen bir müühendis olduğunu ve bu kitabın ilk romanı olduğunu öğrendim.
8 Şubat 2025 Cumartesi
HİKMET HÜKÜMENOĞLU “HARİKA BİR HAYAT”
Hikmet Hükümenoğlu'nun okuduğum ilk kitabı. Polisiye yazarı olduğunu bildiğim yazarın bu kitabının beni ters köşe ettiğini söylemem lazım. Adı gibi kendisi de Harika olan bir kadının öyküsünü dönemin siyasi ve tarihi olayları ile birlikte sanki beraber bir belgesel izliyormuşçasına aktardığı bu kitapla tanıştığım yazarın farklı bir üslubunun olduğunu ve bu şekilde okuyucuyu kendisine bağladığını düşündüm.Kitap blogları ve kanallarını dolaştığımda Hikmet Hükümenoğlu'nun birçok fan'ı olduğunu görüyor ve merak ediyordum. 2023 yılında Yunus Nadi Roman Ödülü de alan roman İstanbul'un işgaliyle başlayıp 1950 Türkiyesi'ne giden dolambaçlı yollarda geçiyor. Okurken dizisi de çekilebilir diye düşündüğüm bir öykü oldu, öyle ki gerçekle kurgunun aynı sette buluştuğu en az üç sezonluk bir dizi olabilecek kapasitede.Ben sesli kitap olarak dinledim, tavsiye olunur.
MİHAİL BULGAKOV “MORFİN”
Bulgakov keyifle okuduğum Rus yazarlardan biri. Morfin adlı bu kısacık kitabını da hızlıca okuyup bitirdim. Bağımlılığın bir hekimi nasıl pençesine aldığı ve intihara sürüklediğini anlatan etkileyici bir öykü. Yine Bulgakov'dan okuyup çok beğendiğim ve özellikle genç meslektaşlarıma tavsiye ettiğim "Genç Bir Doktorun Anıları" isimli kitabına çok benzediğini de söylemeliyim. Maalesef ruhsal acılar bedensel olanlardan daha güç olabiliyor ve morfin dahi bu acıyı dindiremiyor, aksine bağımlılık yapan her maddede olduğu gibi acı gittikçe şiddetleniyor...
AYLİN BALBOA “ATEŞ SÖNENE KADAR”
Aylin Balboa'nın sesli kitap olarak dinlediğim öykülerden oluşan ikinci kitabını da oldukça beğendim. Yazarın bu kitabında da insanın iç seslerini edebi bir dille oldukça başarılı şekilde okuyucuya aktardığı, duyguları kelimelerle en uygun tarzda buluşturduğu kanısındayım. Kadınların yalnızlıkla harmanlanmış öykülerini yine kadınların anlayacağı dilden yazdığını söyleyebilirim. Kitabı yazarın kendi sesinden dinleyebilmenin de bir ayrıcalık olduğunu vurgulamam gerekir.
FÜGEN ÜNAL ŞEN “BİR AVUÇ MAZİ”
Mübadeleye dair okuduğum ilk kurgu kitap olarak "Bir Avuç Mazi"nin hem Balkanlar'dan Anadolu'ya göçen Türkler hem de Anadolu'dan Balkanlar'a gönderilen Rumlar'ın yaşadığı travmaları sürükleyici bir anlatımla ele alan başarılı bir roman olduğunu söyleyebilirim. 1924'te ailesiyle Selanik'in kırsalından-Alasonya Adana'ya göç etmek zorunda kalan Fethi Bey ve ailesinin öyküsünü dönemin siyasi ve tarihi olayları eşliğinde güzel bir kurgu ile anlatan bu akıcı kitabı memleket kavramını sorgulayarak okumanızı öneriyorum.






