17 Eylül 2017 Pazar
8 Eylül 2017 Cuma
31 Temmuz 2017 Pazartesi
STEFAN ZWEIG "AY IŞIĞI SOKAĞI"
Stefan Zweig'ın kısa öyküleri- novellalarını içeren bu kitabı hızlıca okudum. En çok kitaba adını veren öyküyü beğendiğimi söyleyebilirim, bunun yanısıra hayatını efendisine adayan hizmetçinin öyküsü de ilginçti. Her Zweig kurgusunda olduğu gibi insanların psikolojik mücadeleleri ve sonunda bu mücadeleye direnemeyip intiharla noktalanan yaşamlar bu kitapta da var. Bence kitabın kapağı çok etkileyici; resimde adamın karanlıklarda durması ve ayın hançer gibi kullanılmış olması yazarı ve karakterlerini oldukça iyi yansıtmış.
28 Temmuz 2017 Cuma
PAULA HAWKINS "KARANLIK SULAR"
Yazarın "Trendeki Kız" adlı romanını okumuş ve çok beğenmiştim, hatta filmini de izledim. Bu nedenle tereddütsüz aldım ve birkaç günde de bitirdim. İlk kitabından oldukça farklı olduğunu söylemeliyim; çok fazla karakter var, başlarda akılda tutmak epeyce zor oldu, sonradan alıştım. Kurgu ilkine göre daha basit geldi. Trendeki Kız daha fazla psikolojik öğeler içeriyordu. Bu da çok sürükleyci bir romandı, polisiye ve gizem sevenlerin beğeneceğini sanıyorum. Filmi de yakında çekilir de umuyorum. Kitap kapağı bir korku romanını çağrıştırıyor ancak Hawkins her ne kadar romana korku öğeleri serpiştirmiş olsa da aslında polisiye bir roman yazmış.
14 Temmuz 2017 Cuma
PROF.DR.VAMIK VOLKAN "GÖÇMENLER VE MÜLTECİLER"
Vamık Volkan'ın hem göçmenlerin hem de yerleşik halkın psikolojisini, göçmenlerin yitirdiklerinin ardından tuttukları yas ve bunun nesilden nesile aktarılışını anlattığı öğretici bir kitap. Günümüzde yaşadıklarımızla birebir örtüşen öyküler sayesinde okurlar kendi yaşamlarıyla da yüzleşme imkanı bulabiliyor. Akademik nitelik taşıdığı halde herkesin kolaylıkla okuyup anlayabileceğini düşünüyorum.
3 Temmuz 2017 Pazartesi
OSMAN BALCIGİL "YEŞİL MÜREKKEP"
Osman Balcıgil'in oldukça akıcı ve anlaşılır bir dili var, bu da özellikle biyografi niteliğindeki kitaplarını okumayı oldukça kolaylaştırıyor. Bu kitabı Sabahattin Ali ve eselerini çok beğenen biri olarak zevkle okudum, tüm dipnotları ve karakterleri ayrıca araştırdım. Türkiye'nin yakın geçmişinin üzerinden bir kere daha geçmiş oldum.Siyasi çekişmelerin edebiyat ve eğitimi nasıl baltaladığına, genç cumhuriyetin en yaratıcı edebiyatçılarından birinin siyasete nasıl kurban gittiğine tanık oluyorsunuz.Okurken sanki yazar ile bütünleştiğinizi hissedeceğiniz, gerçekten de oldukça iyi kaleme alınmış bir biyografik kitap. Herkese tavsiye olunur.
Çok aradım ama Markopaşa ve izleyen dergilere tam anlamıyla ulaşamadım, sadece birkaçının fotoğrafını bulabildim. Keşke tarihsel ve kültürel değeri olan bu dergilere ulaşıp okuyabilseydik Aziz Nesin ve Sabahattin Ali'yi de yad ederdik...

28 Haziran 2017 Çarşamba
VAMIK VOLKAN "NAZİ MİRASI"
Ünlü psikanalist ve yazar Prof. Dr. Vamık Volkan'ın Nazi Almanya'sına ait travmatik yaşantıları "nesillerarası aktarım" kavramıyla buluşturduğu kitabı. Kitabın kahramanı yazardan danışmanlık alan bir psikoterapistin kimlik çözülmesi yaşayan bir hastası. Travmatik olayların sözel olarak dile getirilmese dahi nesilden nesile nasıl aktarıldığına ışık tutuluyor. Psikoloji ve psikiyatriye yabancı okurlar için oldukça ilginç ve zor anlaşılacak bir kitap olduğunu düşünüyorum. Yine de, herkesin kendi iç dünyasından ve içinde yaşadığımız dünyadan kesitlerle bütünleştirebileceği mesajlar içerdiğini söylemek gerek. Travmayı yaşayanlar ve ona tanık olanlar kadar bu travmaları saklı tutanlar ve onların çocuklarının da etkilendiğini ortaya koyan bu olgu travma mağdurları kitlesinin göründüğünden çok daha büyük olduğunu vurguluyor. Öyle ki bir büyükbaba, bir baba, bir de torun aynı rüyayı görebiliyor, aynı şeylerden korkup, aynı kaygıları yaşayabiliyor. İnsanlığın bundan sonra kitlesel travmalar yaşamaması umuduyla...
20 Haziran 2017 Salı
ANTON ÇEHOV "MARTI"
Anton Çehov'un klasikleşmiş tiyatro oyunu Martı'da devrim öncesi Rusya'da toprak sahiplerinin yaşamı eleştiriliyor. Küçük bir kasabada yetişen bir genç kızın hayalleri peşinde koşarken yaşamını yitirişini ve şöhret düşkünü annesinden sevgi görmemiş bir gencin hazin öyküsünü kısacık bir oyunda anlatıyor yazar. Dediği gibi oyunda bir sürü aşk var, neredeyse hepsi karşılıksız. En kötüsü de kişinin kendine olan fason aşkı, narsizmi. Sonraki kitaba yumuşak bir geçiş yapalım...
10 Haziran 2017 Cumartesi
9 Haziran 2017 Cuma
19 Mayıs 2017 Cuma
STEFAN ZWEIG "BİR ÇÖKÜŞÜN ÖYKÜSÜ"
Madam de Prie'nin intihara sürüklendiği ihtiras, hırs ve keder dolu kısacık öyküsünün anlatıldığı bir novella. Yine Zweig'dan muhteşem bir kadın kimliği, her anını yaşayarak okuduğum bir insan çözümlemesi. Şiddetle tavsiye olunur.
19 Mart 2017 Pazar
HALİDE EDİP ADIVAR "SEVDA SOKAĞI KOMEDYASI"
Halide Edip Adıvar 20.yy başlarında İstanbul'un gündelik yaşamını, dönemin kadınlarının öyküsünü bir aşk romanı tadında anlatmış. Kendi yaşamından hareketle kitapta kadınların derin ve sonsuz aşkları, erkeklerin ihanetleri ve bolca hüzün var. Akıcı dili sayesinde kitap hızlıca okunuyor, tanıdık yaşamlar ve öyküler özellikle kadın okurlara hitap edecek türden. İyi ki var olmuşsun Halide Edip.
HASAN ALİ TOPTAŞ "KUŞLAR YASINA GİDER"
"Şurda bir garip ölmüş, kuşlar yasına gider" türküsünden ismini almış Hasan Ali Toptaş kitabı. Bir gecede okunup bitirilen, ama günlerce etkisinden kurtulunamayan bir yas hikayesi. Defalarca Ankara-Denizli arasında direksiyon sallamış gibi insanı serseme çeviren bir roman. Yazar ve özgür ruhlu babasının ayrılık serüvenini yazar destansı anlatımıyla, türkülerle, tabiat betimlemeleriyle ve gizemli dokunuşlarıyla bir şahesere çevirmiş. Kitabı okuduktan sonra zihnimde pekçok soru ve düşünce ile kalakaldım. Böyle özgür ve ince ruhlu bir adama sakat kalmak, yaşlanmak, yatağa bağlı ve başkalarına muhtaç hale gelmek hiç yakışmıyor, içimizi acıtıyor. Öyle ki onun gençliğindeki avareliklerini örtbas ediyoruz.
Hiç şüphesiz kitap birçok otobiyografik öğe içeriyor; Denizli, türküler, kızıl sakallı akademisyen, aldatılmışlık, özgürlük, yazarlık vs.
"Sana da aldatılmışlık yakışırdı oğlum",
"babalar alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır" ve "birisi önümde durup, hüküm Allah'ın, başın sağ olsun, dediğinde babam yeniden ölüyordu " replikleri akıllara kazınacak türden.
Aşağıdaki linkten kitapta adı geçen türkülere ulaşmak mümkün, hatta yolculuklar bu türküler eşliğinde yaşanabilir.
Kitap kapağında Nuri Bilge Ceylan'ın fotoğrafı adeta Aziz'in hayalindeki kamyonu, oğulun sessiz hiddetini anlatıyor.
13 Mart 2017 Pazartesi
9 Mart 2017 Perşembe
SADIK HİDAYET "KÖR BAYKUŞ"
Buf-i kur- Kör Baykuş İran edebiyatı'nın aykırı isimlerinden Sadık Hidayet'in en meşhur kitabı. Kitabı okurken Sartre ya da Kafka okuyormuşum gibi bir hisse kapıldım. Umutsuzluk, ölüm ve cinsellik temleri müthiş edebi bir anlatımla bu kez Doğu kültürü içinde işlenmiş. Roman hayal ile gerçek arasında sıkışmış bir divaneyi anlatıyor. Kısa ama uzun bir okuma gerektiren, her cümlede onlarca cümle barındıran oldukça zor bir kitap, bir o kadar da keyifli. Sadık Hidayet'in sıradışı olan başka kitapları da var; Vejetaryenliğin Yararları, Aylak Köpek, Üç Damla Kan...okunmayı bekleyen.
2 Mart 2017 Perşembe
YVES BERGER, JOHN BERGER "UÇUŞAN ETEKLER"
John Berger'ın kaybettiği eşi Beverly Berger'ın ardından, oğlu Yves Berger'la birlikte yazdığı kitapta üretken bir eli ve anneyi kaybetmenin, onu hiçliğe uğurlamanın acısı anlatılıyor. Ölüm içinde barındırdığı belirsizlikle kuşatıp dehşete düşürüyor insanı. Diğer taraftan ölen kişiyi anılarla ve yaşarken ortaya koyduklarıyla kısacası "izleriyle" yaşatma arzusu kaplıyor içini. İşte bu arzu kayıpla yaşamayı öğretiyor; yok olmuyor insan, sadece başka bir boyuta geçiyor ve o boyutta başkalarının zihninde izleriyle yaşamaya değil ama var olmaya devam ediyor. Kısacık bir ağıt tarzında yazılmış bu kitap gerçek bir kesit; ölümü ve ardında kalanların sessiz çığlıklarını anlatıyor.
20 Şubat 2017 Pazartesi
OSMAN BALCIGİL "ELA GÖZLÜ PARS CELİLE"
Osman Balcıgil Nazım Hikmet'in annesi Celile Hanım'ın yaşamını Osmanlı İmparatorluğu'nun son yılları ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ilk yıllarının siyasi ve toplumsal sahnesinde anlattığı belgesel tadında bir roman yazmış. Akıcı dili ve anlatımı sayesinde hızlıca okunan kitapta hem tarihimizin önemli kişiliklerine hem de Nazım Hikmet'in şiirlerine dair pek çok bilgi bulunuyor. Celile Hanım'ın güçlü kişiliğinin şaire nasıl yansıdığını da ortaya koyuyor yazar. Oldukça keyifle okunan bu kitabın keşke keyifle izlenecek bir görseli olsa, dizisi ya da belgeseli yapılsa, İstanbul'un Selanik'in güzellikleri eşliğinde masal gibi izlesek diye düşünmeden edemedim.
YEKTA KOPAN "AİLE ÇAY BAHÇESİ"
Ah Müzeyyen; kitabın baş karakteri o kadar gerçek ki, içimizden biri. Yalnız, öfkeli, mutsuz ama yaşamaya çabalayan. Annesinin acısı, babasına karşı duyduğu öfke ve özlem, kız kardeşine karşı olan kıskançlığı varlığına ağır gelmiş bir ergen. Nasıl büyüsün ki? Yekta Kopan çok tanıdık bir dille, içimizden birinin gizli kalmış öyküsünü oldukça başarılı bir şekilde anlatıyor. Şiddetle tavsiye edilir...
8 Ocak 2017 Pazar
4 Ocak 2017 Çarşamba
SAMED BEHRENGİ "KÜÇÜK KARA BALIK
Azeri asıllı İranlı bir öğretmenin yazdığı, yaşamın anlamını anlatan kitap. Çocuk kitabı olarak yazılmış ancak Küçük Prens'te olduğu gibi verdiği mesajlar yönünden erişkinler tarafından anlaşılabilecek bir kitap sayılabilir. Fabl türündeki bu kitabın anafikri "herkesin yaşamasının da ölmesinin de bir anlamı, diğerleri üzerinde bir etkisi vardır" Öyledir gerçekten. Bazen birinin ölümü ile başlar bir diğerinin doğumu veya birinin doğumu yol açar birilerinin ölümüne. Buradan benzer bir öykünün kaleme alındığı Yekta Kopan'ın "Aile Çay Bahçesi" adlı kitabına geçiş yapacağım...
Küçük Kara Balık yarım saatte okuyabileceğiniz, Küçük Prens tadında bir fabl. Somut anlamda pekçok tutarsızlıklar içeriyor, ama soyut anlamda iyi kurgulanmış bir eser.
BARIŞ BIÇAKÇI "BİZİM BÜYÜK ÇARESİZLİĞİMİZ"
Ender ve Çetin'in yalnız yaşamlarına bir kelebek gibi konan Nihal'in hikayesini anlatan, Barış Bıçakçı'nın Ender'in ağzından kendi kendine sürekli konuşup durduğu kitabı. Aksiyonsuzluk bakımından kitap Nuri Bilge Ceylan'ın filmlerini aratmıyor, farklı tarafı sessizlik yerine sözcükler olması. Başka bir deyişle, olaylar sözcüklerin hızına yetişemiyor. Yine de sürükleyici bir anlatımı olduğu söylenebilir. Yazar toplumsal bir başkaldırışla iki orta yaşlı erkeğin hem gençliğe hem de birbirlerine karşı olan gizil aşklarına değiniyor. Her iki aşkta da cinsellik yok, muhtemelen bastırılmış...
Kitabın bir de 2011 tarihli bir filmi yapılmış. Kitaplardan uyarlanan birçok filmde olduğu gibi maalesef kitabın tadını vermiyor. Sanki skeçleri birleştirip de dilm yapmışlar gibi sanatsal yönü de oldukça düşük bir yapım olmuş, oyunculuklar için de olumlu yorum yapamayacağım. Yine de Ankara manzaralarının verdiği tanıdıklık hissi filmi çekici kılıyor.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)





















