Yasunari Kawabata'nın Nobel alması gerektiğini düşündüğü yazar Yukio Mişima'nın otobiyografi niteliği taşıyan bu romanı yazarın üretkenliği ve yaratıcı yazarlığının izlerini taşımakla beraber muhtemelen özyaşamı ve kişisel çatışmalarını aktardığı için kendi kendini tekrarlayan, bu nedenle de oldukça zor okunan bir metin. Kimlik krizi yaşayan bir ergenin kimlik karmaşası ile süregiden yaşamının gerçek öyküsünde Samurai geleneğinden gelen baskıcı bir ailenin katı süperegosuyla yetişmiş, üstün zekalı yazarın, eşcinselliğini farketmesi ancak bilinçli bir şekilde bastırması, hatta ismini şeytan anlamına gelen bir isimle değiştirmesi ve sonunda bir Samurai gibi yaşamına son vererek kökenlerine dönüşünü görüyoruz. Yazar döneminin koşullarında bağımsız cinsel kimliğine ters düşer şekilde-aykırı ve anarşist olarak nitelendiriliyor, siyasi yaşamında faşist olduğu için eleştiriliyor. Bu anlamda belki kurgusal ya da edebi açıdan değil, ancak bu sıradışı ve üstün yetenekli yazarın yaşamından bir kesit sunması açısından ilgiyle okunabilecek bir kitap olduğunu düşünüyorum. 45 yaşında ölmüş olmasaydı ve "postmodern" kimliğini özgürce ortaya koyabileceği zamanlara ulaşabilseydi veya kimlik karmaşasını çözümleyebilseydi nasıl olurdu, ortaya nasıl eserler çıkardı diye merak ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder