"İnsancıklar" Dostoyevski'nin ilk kitabı. "Zavallı İnsanlar" yerine "İnsancıklar" olarak çevirilmesini de oldukça güzel bulduğumu eklemem lazım, kitabın her paragrafında bizde acma duygusu yaratan bu insanlar daha iyi ifade edilemezdi diye düşünüyorum. Yoksulluğun gururu ve başkalarına yardım etme duygusunu yok etmediğinin en güzel örneği bu roman. Okuması çok zor oldu, özellikle de günümüz tüketim çağında geçmişte yaşamış insanların ekmeğini yiyormuşuz gibi hissedip lokmaların boğazıma takılıp kalmasını yaşadım adeta. Karşılıklı mektuplar şeklinde yazılmış olmasının da kitabı daha etkileyici hale getirdiğini düşünüyorum. Dostoyevski ile tanışmak isteyenlere önerilir.
31 Aralık 2022 Cumartesi
DOSTOYEVSKI "BEYAZ GECELER"
Dostoyevski Usta'nın "bir de bunu deneyeyim" diye yazdığını düşündüğüm kısa aşk öyküsü. Yine yoksulluk, yine karşılıksız aşk, yine özgüven eksikliği. Kitapta benim için en çarpıcı olan kadın karakterin ninesinin eteğine iğnelenmiş olmasıydı. Kadınlar her coğrafyada ama özellikle de doğu toplumlarında prangalarla yaşıyorlar. Bu prangaları bazen erkekler, bazen aileleri, toplum bazen de kendileri takıyorlar. İran'da kadınların başlattığı hareketin önümüzdeki yıllarda tüm toplumlara kültürel yapıları dahilinde yayılması temennisi ile...

MATT HAIG “GECEYARISI KÜTÜPHANESİ”
Yılın son günleri olması, hayat muhasebesi yaptığımız günlere rastgelmesinden midir bilemem ama bu kitabı çok kısa sürede keyifle okudum. Çok satanlar ve en çok beğenilenler listesinde olmasına şaşırmamak lazım akıcı anlatımı ve ütopik olmasına rağmen iyi kurgulanmış bir öykü olması, çok mesaj vermesine rağmen de insanı bunaltmaması açısından dikkate değer olduğunu düşünüyorum. Yazarın ilk okuduğum kitabı, son da olmayacak, ancak deneyimler bu tür kitaplar yazan yazarların bir süre sonra kendilerini tekrar ettklerini akla getiriyor. Kitabın düşündürdükleri derseniz; keşke insan yaşamla ölüm arası arafa gelmeden de kendini tanıyıp, hedeflerini belirleyip zaten kısa olan yaşamını düzgün planlayabilse, hiç kimsenin "Pişmanlıklar Kitabı" olmasa, sadece "Deneyimler Kitabı" yazsak...

DOSTOYEVSKI "EZİLENLER"
Dostoyevski'nin romana geçiş yaptığını düşündüğüm "Ezilenler" adlı eseri dönemin Rusya'sında yoksulluk başta olmak üzere, dini, siyasi ve toplumsal baskılar altında ezilen birçok karaktere ev sahipliği yapıyor. Adının aslında "Aşağılanmışlar" olmasının çok daha anlamlı olabileceini düşündüğümüz kitapta Dostoyevski yine başkahramanında otobiyografik öğelere yer veriyor. Prens karakteri ile öne çıkan kitabın "Suç ve Ceza"nın yolunu açmış olabileceği de düşünülebilir. Dostoyevski ezilenleri olduğu kadar insanın doğasını ve kötülüğünü de içimize sindiriyor, sempati duymasak da empati yapabiliyoruz. O zaman yeni yılda da Dostoyevski'ye devam...

30 Kasım 2022 Çarşamba
YAN LIANKE “GÜNLER AYLAR YILLAR”
Yan Lianke'nin yaşlı bir adam ile kör köpeğinin bir mısır fidanını yaşatma ve ondan güç bularak verdikleri yaşam savaşını anlatan çok sahici, oldukça dokunaklı ama bir o kadar da korkutucu bir hikaye. Açlık, susuzluk, kavurucu sıcak, yokluk, sıçanlar, kurtlar kısacası doğanın tüm acımasızlığına boyun eğmeyen bir inanç öyküsü bu. Çin'de aşağı yukarı benzer bir dönemi anlatan Yu Hua'nın eserlerini anımsatan bu kısacık ama dev yapıt modernizmin pençesinde doğaya eziyet ettiğimiz bu yüzyılda altıbuçuk milyar kez okunmalı.

DOSTOYEVSKI "YERALTINDAN NOTLAR"
İsimsiz bir yeraltı adamının bilinçdışına yolculuk ettiğimiz bu kitapta Dostoyevski'ye dair, onun süreğen çökkünlüğüne, depresyonuna karşı bir savunma gibi geliştirdiği ve zaman zaman ortaya çıkan büyüklenmeci kimliğine, düşük benlik saygısına ve toplumdan yabancılaşmasına tanıklık ediyoruz. Sulusepken yağan bir yağmurda St.Petersburg sokaklarındayız. Yalnız ve öfkeliyiz. Dostoyevski'nin ilk yazdığı değil ama ilk kez gerçek anlamda hayat verdiği kahramanıyla beraber yeraltı dünyasında keşfe çıkıyoruz. "Yeraltından Notlar"'ın varoluşçu edebiyat akımının ilk eserlerinden biri olarak kabul edildiğini de ekleyelim. Zeki Demirkubuz'un sinema uyarlaması da oldukça başarılı, tabi önce kitabı okumak kaydıyla.


DOSTOYEVSKİ "EV SAHİBESİ"
Dostoyevski'nin bu kısa hikayesi yazıldığı dönemde de beğenilmemiş, çok eleştirilmiş. Tıpkı "Öteki " isimli kitabı gibi. Ama hakkını vermek gerek, kült bir eser olduğunu düşündüğüm "Öteki" ile kıyaslanamayacak derecede anlaşılmaz ve sıkıcı buldum. Dostoyevski sanki bu eserde Fransız edebiyatından, Balzac'tan esinlenmiş, tasvirlere boğulmuş, kendini ararken anafikirden ve kurgudan uzaklaşmış. Yine de özellikle kahramanlara yönelik fiziksel ve ruhsal tasvirlerin başarılı olduğunu söylemem lazım. Ama Dostoyevski'nin alışkın olduğumuz edebi- psikolojik dokunuşları ve kurgusu olmayınca vasat sayılabilecek bir eser ortaya çıkmış. Dostoyevski külliyatını devirmek, dünyanın en iyi yazarının gelişimini incelemek isteyenlere önerilir.
