Bu kitabı çok beğenerek okudum. Zaman zaman içim sızlayarak, kimi zaman da keyifle...Üç kadın, farklı coğrafyalarda farklı kaderlerle boğuşan, ama kaderlerine başkaldıran cesur üç kadın. Bu kitap edebi bir roman okumak isteyen kitap kurtlarına hitap etmeyebilir. Ama sayfalara boğulmadan net ve kalıcı mesajlar içeren bir kitap okumak isteyenlere, kişisel gelişimden de nefret edenlere önerilir. Giulia, Sarah ve Smita’nın kısacık yaşam öykülerinin birbiriyle kesişmesi, birinin kederinin diğerinin sevinci olması bu dünyanın aslında çok KÜÇÜK olduğunu da düşündürüyor. Bir de eğer reenkarnasyon varsa bir dahakine erkeklerin yine güçlü olduğu bir dünyaya erkek olarak gelmek isterdim, madalyonun diğer yüzünü görmek için...
28 Ağustos 2024 Çarşamba
LEİLA SLİMANİ “HOŞ NAĞME”
Fas asıllı Fransız yazar Leila Slimani'nin Goncourt ödülü alan kitabı "Hoş Nağme" farklı mecralarda da olsa modern yaşamın esiri olmuş iki kadının (Myriam ve Louise) hazin hikayesini anlatıyor. Paris'te yaşayan ve avukat olan, ancak iki çocukla evinin dört duvarı arasına sıkışıp kalan Fas asıllı Myriam ile onun işe başlamasıyla annelik ve ev hanımlığı rolünü kapan dadı Louise'in gelgitlerle dolu, kısa ama dokunaklı öyküsünü yazar edebi bir dille okuyucuya sunuyor. Hikayenin sonunu başından belli ediyor ki okuyucu son ana kadar sevecen ve becerikli dadı Louise'in nasıl olup da en çok değer verdiği "çocuklarını", hatta bir anlamda özgürlüğünü-geleceğini katletmiş olabileceğinin nedenlerini arıyor. Tabi bu yöntemin kitabın okunmasını güçleştiren bir rolü olduğu da söylenebilir, öyle ki karakterler-özellikle de Louise ile empati kurmakta zorlanıyorsunuz. Kitabın vurucu özelliklerinden biri de gerçek olaylardan esinlenilmiş olması. Okuması çok kolay değil, çevirisi orta düzeyde diye nitelendirilebilir. Adı içeriği yansıtmıyor diye çok eleştirilmiş. Sınıfsal ayrımlar ve yalnızlık duygusunun modern insanı bir canavar dönüştürebileceğini anlatan bu kitabı okumanızı öneriyorum.
ALEX SCHULMAN “MALMA İSTASYONU”
İskandinav Edebiyatı'ndan bu kitapta travmalarla dolu yaşamların, Harriett, Oscar ve Yana'nın birbiri ile kesişen depresif öykülerini, tren yolculuklarını okuyoruz. Aile diziliminin popüler olduğu bu günlerde Malma İstasyonu'nda kesişen yaşamlar, kuşaklaraarası aktarılan mutsuzluk ve umutsuzluğun kucağındaki yalnız/kendini yalnız hisseden insanların yaşam öyküleri herkesin o kadar ilgisini çekmiş olmalı ki bu kitap birçok kitap klübünün ve influencer'ın listesinde çoktan yerini almıştı. Genel anlamda İskandinav edebiyatında alışık olduğumuz akıcı ve sade dilin bu kitapta da var olduğunu ve okuyucu için karmaşık kurgusal yapıyı kolaylaştırdığını söylemeliyim.Çocukluk çağında sevilmenin ve değer görmenin mutlu ve huzurlu erişkin bir insan olabilmenin temel gerekliliği olduğunun bir kez daha altını çizen dokunaklı bir öykü okumak isteyenlere tavsiye olunur. İsveçli yazar Alex Schulman'ın "Hayatta Kalanlar" isimli çok beğenilen bir kitabı daha var...
12 Temmuz 2023 Çarşamba
JULIAN FUKS “DİRENİŞ”

OGAI MORI “YABAN KAZI”
Modern Japon edebiyatının öncü yazarlarından Ogai Mori'nin başyapıtı olarak nitelendirilen kitapta Otama'nın öyküsüyle doğu toplumlarında kadınların arzularını bastırıp mecburiyetlerin karşısında boyun eğişlerini okuyoruz. Sadece Otama değil onu metres tutan tefeci Suezo'nun karısı da itaat ediyor. Ahlaki değer ve yargıların sorgulandığı bu eserde de Japon edebiyatında alışageldiğimiz dinginlik ve sessiz yakarışlar anlatıma hakim. Kitabı okurken bir taraftan da Japon geleneklerine ve diline dair birçok şey öğrenebiliyorsunuz, bu açıdan çevirmeni (Alper Kaan Bilir) tebrik etmek gerek.Kitabın sonu ise Japon edebiyatında şimdiye kadar okuduğum pekçok eser gibi belirsiz, okuyucunun hayal gücüne bırakılmış.
DOSTOYEVSKI "BUDALA"

ILYA KAMINSKY "SAĞIR CUMHURİYET"
Rus asıllı Amerikalı yazarın farklı bir üslupta savaş karşıtlığına dair yazdığı kısa ama oldukça etkileyici bir kitap. 1 ylı aşkın süredir devam eden Rusya-Ukrayna Savaşı'nı ya da işgalini anımsatan bu öyküde Vasenka halkının işgal karşısında travmaya karşı tepki olarak geliştirdikleri toplumsal histeri sonucu sağırlaşması ve mücadelelerine işaret diliyle devam etmesi anlatılıyor. Sağırlaşma bir anlamda cumhuriyetin devamını da beraberinde getiriyor. Bir de tabi hızla globalleşen dünyada yaşananlara karşı hep birlikte kör, sağır ve dilsizi oynamamız var, o da hiç şüphesiz kendi bütünlüğümüzün devamını sağlıyor.




