Bunalımdaki bir ergenin dayanılması zor hikayesi..
Holden küçük erkek kardeşinin kaybından dolayı derin bir yas ve umutsuzluk içinde olan, zeki, entellektüel, duygusal ama bu özelliklerinin hiç de farkında olmayan ve tam anlamıyla "hödük" olmaya çalışan yalnız, kendine güvenmeyen, asi bir ergen.
Holden'ı hayatta tutan Phoebe adlı küçük kız kardeşi.
Kitap boyunca Holden Central Park'taki gölde yaşayan ördeklere kışın göl donduğunda ne olduğunu çok merak ettiğinden bahsediyor. Sanki o ördekler Holden'ın yalnızlık ve mutsuzluktan üşüyen yüreğini temsil ediyorlar. Ördeklere acırken farkında olmadan kendini anlatıyor Holden. Okuldan atılmış, bu nedenle evine gidemeyen, "büyük" görünümlü, ama kışın ortasında sokakta kalmış, yalnız küçük bir çocuk aslında.
Okuyucu kitap boyunca Holden'dan hem tiksiniyor, hem de ona gizliden acıyıp, onu seviyor. Tıpkı yazarın/ kahramanın kendine karşı hissettiği ikircikli duyguları gibi.
Kitap buram buram isyan, başkaldırı, yalnızlık ve çökkünlük kokuyor.
Amerikan toplumunda bu kitabın çok beğenildiği düşünüldüğünde ergen bir toplumun yalnızlıkla mücadelesine tanık oluyoruz sanki.
Kitapta one çıkan bir diğer tema da çocukluk ve masumiyet; diğer bir deyişle büyümekle masumiyetin yitirilişi.
Belki bu yüzden kitabı ergenlik çağında okuyanlar çok beğenmişler, erişkinlerse pek fazla değil.
Kitabı değil ama dipnotları okuyup anlamaya çalışırsanız beğeniyor ve Salinger'ın kişiliğini merak etmeye başlıyorsunuz..

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder